Bileklere kadar ıslatmalı deniz nerden baksan elli metre boyunca
Bahçede kasımpatları
Uzaklarda balıkçı tekneleri ağlarını bırakırken denize
Güneş tepelerin arkasından batmaya yüz tutmalı
Sahilde yürürken yaşlı amcalar, teyzeler
Herşeyden habersiz kıvırcık saçlı çocuk
Taşlarını sektirememeli en az üç kere
Kiremitte levrek kokusu
Ne de güzel kokar burnuma
Beni öldürecek olan sigaramı
Büyük bir keyifle içime çekerken
Ellerim dolu görmüyor musun derken
Mutlaka bir şey istemeliyim senden
Kendi yapabileceğim bir şey olmalı üstelik
Ama mutlaka senden istemeliyim kıçımı kaldırmadan
Güneşi doğurtan bensem
Batışını da izlemeliyim bu akşam üstünde
Hem sen nereden bileceksin
Bütün gün
Bütün güzellikleri seyretmenin
Ne kadar yorucu bir keyif olduğunu
Sefa pezevenkiyim bugün valla
Ne uyandığımdan beri dört kere önümden geçen
Süt mısır sattığını iddia eden bıyıklı amca keyfimi kaçırabilir
Ne de her yanından geçen insana "çekil" diye bağıran
Taşlarını denize atan kıvırcık saçlı çocuk
Komşunun palavralarını uzaktan duymalıyım
Malum hep bağırarak konuşur gavat
Yeni yetme kızlara yalan kahramanlıklarını anlatırken
Oysa ki akşam karısının nereden geleceğini bilmiyorki garibim
Kiremitteki levreği tabağa koyarak gelmelisin yanıma
Levrek zerre kadar umrumdamı olur sanıyosun
Sen bana gelirken?
Huzurlu bir gülümseme yerleşmeli yüzüme
Sana kaşlarımın altından bakarken
Levrek bir tarafa
Tabak bir tarafa saçılmalı
Sana ilk gördüğüm zaman ki gibi
Sımsıkı sarılırken
Herşeyi hemen istiyorsun Çağatay
Çocukken de böyleydin hep
Bekle biraz bakalım
Daha zamanı var...
Çağatay Akçay
Çağatay Akçay